genişçe/geniş katmanlar beliriyor
bu bizim düzlemimiz
es geçilmiş kilometretaşları
adımlar alıyorsun, adımlanıyorlar
deneniyor en iyisi en iyisine
denedenedenetakıldüş -toparlanabilir mi-
yine de alçalmakta/alçalmalı
şimdi, evet, uzadı yankın nefesinle
yukarıya ama gökyüzüne değil
uzaklaşıyor yankın, bu güçlü oluşundan
bağrışın
halkalar iç içe
genişçe bir dağı içine almış çoktan
helezonik haykırışın
kapsıyor da
yine de alçalmakta
yere yakın gidiyor
sallantıda
sanki topluyor, katıyor kasırgasına
alçalmakta
hissediyorum yükseliyor
kapıyor kapılıyorum
kendi bildiği gibi sürükler
sürüklenirler
bunun neresi iyi
her şeyi yoluna sokmuş gibi gidiyor
23 saniye boyunca
arafa
26 Temmuz 2014 Cumartesi
12 Temmuz 2014 Cumartesi
*everything in its right place
her şey yerli yerinde -mi?
her şey her şey her şey
gri dalgalanmalar üzerinden
akışıksız ve sonlu
düzlemine tam oturaksız
sallantıda
duyabileceğin seviyede olsa rahatsız edici olurdu
evet, herkes herkes herkes nerede
ve ne söylemeye çalışıyor
görebildiğin ancak parmaklıklararası
-parmaklıklararası-
-tepetaklatepetaklatepetaklak-
5 Temmuz 2014 Cumartesi
-burada bir olay
Yamuk evler arasında
doğrulduğum sokaklar var. Penceresiz bir balkondan sokağa atlayıp sağa sola
bakındığımı, sonra neden yakalarımı kaldırdığımı iyi hatırlıyorum.
-Burada bir olay yok
Eyvah! Ya da
eyvallah. Vaatsiz ilerle. Gözüne takılan taşı tekmelemeden milisaniyler önce
-Kimbilir kimin
tepelere çıkardığı da
Belki dönüş yolunda
altında kaldığı-
diye düşün. Zaten ne
zaman bir şey yapmadan önce bu kadar düşünsen o şeyi yapmıyorsun, yapamıyorsun.
Eylem hali keskin
bir karar verme biçimi. Sen sahaya çıkmadan önce tarafsızlığın ve kararsızlığın
izdüşümündesin. O yüzden bırak gol atmayı çimlere bile dokunamıyorsun. Geçelim
bu faslı da sokağa dönelim. Orada yürümek çok ciddi bir eylem sayılmaz, bir de
devam edebilsen.
Tekrar sokaktayım.
Kafamda devamlı “ilerle ilerle” marşları. Eşlik etmiyorum haliyle. Yürüyerek
bitmezmiş gibi geliyor. Biri gelip de
sevdiğim kadının bu sokakta değdiği yerlere vekalet verdiğini söylese
onu derhal referans kabul edip toza bulanırım metrelerce. Sokağın da hayli
geniş olduğunu anlarım böylece. Bu kadın kafamı meşgul kılıyor ama sokağı
bitirmeme hiç yardımcı değil. Adımlanarak dahi bitirilemezmiş gibi geliyor.
Buraya nasıl geldiğimi iyi hatırlayamıyorum artık. Çıkışın bir pencere
yardımıyla olacağını hissediyorum.
-Burada bir olay
çıkmalı
Bir pencere arayışı,
tüm düşünce fonksiyonlarımı bertaraf etti, yalnızca yürüyor ve bu sokaktan
çıkmayı ümit ediyorum. Ancak güç bela durduğumda üşüşüyor aklıma daimi şüphe ve
yanılsama ihtimali. Ya başka sokak yoksa? Ya başka bir sokak olmadığı için
buradan çıkamıyorsam? Ya burası da bir sokaktan çok sokak tasviriyse? Bu
tasvirlerin, bu sokak tasvirlerinin neresindeyim, neresindeyim kendimin?
Kendi kendimin
gerçekliğine şahit olduğum anda hissettiğim acı, neyin gerçek neyin illüzyon
olduğuna dair beraberimde getirdiğim birtakım soruyu da ortadan kaldırdı.
Etrafa göz gezdirirken görüş mesafemi dikine kesen blokların geniş bir arazide
tek başlarına kalmış gibi durduğunu fark ettim. Sanki göremediğim arkalarında
göz hizasını da aşan uzun uzadıya tarlalar vardı aşmayı hiç düşünmediğim ancak
göz ucuyla birkaç saniyeliğine ayak basabildiğim. Aklım, tek ayak üzerinde
seker gibi yapıp yerin sağlamlığıyla bileğimin beni kaldırabilirliğini test
ettiğim zor bir yokuşun dik bir kaldırımında. Sokağa yönelik bir umudum
kalmıyor. Artık her an kabullenmenin o dibe çöküş anı.
Yorgun başladığım bu
yolda ilerledikçe aksi beklenmeyecek halde daha da yorulduğumdan yürüyerek
gidilemeyecek her yeri haritadan çıkarmalıyım. Magmanın katılaşmış en rezil
hali olarak münasip bir sapak bulup yoldan çıkmalıyım.
-Burada bir olay
çıkmadı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)