25 Şubat 2016 Perşembe

tavan seyirleri (2 belki de 3)




Baş döner. Öğrenilmiş refleks. Önce sol, sonra duvar. Gelen yok, devam.
Baş dönüyor. Meyil sağ. Göz iliş, karşıya. Binalar, binalara ait çatılar, yığın.
Baş döndü. Sağ, uygun adım yok beraberinde, sabit kalır yerinde. Gördüğünü söyle: dolap/kapak. Alabildiğine seyyar. Ani bir kaçış veya planlı bir terk edişte es geçilecek durak. Boş kalmamış yine de. Aynı balkon, aynı elektrik direği  stickerda. Aynı portre, aynı ressam, aynı bakış.
Dört parça ayna,
parça
parça
parça
parça. Dizili hastalıklar bir yanda. Acil tıp sarı alan-cildiye-acil tıp sarı alan-göz/hizasında.

Hiç yetmedi ışığı. İçeriden de dışarıdan da. Camlar yeterli sürelerle açılmadı. Açık bırakıldı, üzerine kapılar kapandı ve günlerce gelinmedi. Küçük çaplı değişiklik. Evet, masa orada iyi durdu. Neydi o posterin hali öyle? Muhteşem avize! Dolu dolu hassiktir! Kime? Önemsiz. Ayrıl, dön, ayrıl, dön, yığıl. Nihayet. Burada oturuldu ve bu da içeride yapılan tüm diğer şeyler gibi plansızdı.


Ses, ses, ses.  Fade-out bekledi hep. Olmadı. Bundan sonrası ancak ritme uygun aksiyonlar, olasılıklar. Fil, F8. At, kendi halinde. Ritmik sayma, tek sayılar hep sağda. Düş sağda, makas solda, yara sağda, kan yerde. Vazgeçiyor. Olasılık ritme uygun, gerçekliğe değil. Biliyor hızlı geldi, gidişi gibi. Fikri yani. Düşüncesi ifade edebileceğinden öndeydi, gitti, yetişemedi. Cümleleri ancak tozlarıdır fikrinin arda kalanının. Yediremedi, yetinemedi. Sakinleş. Bunu bazen odasının altı üstü dokuz metrekare olmasına bağlıyor. Emin olamıyor, ölçüyor. Burada voltaları yansımalar atıyor. Yatağında uzun uzadıya. Tavandan gölgeleri seyrediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder