bir şarkı dinliyorum kadınlardan ve daha çok onlardan bahseden
kaldırım taşlarının onarılma ihtimali beni korkutuyor
ve bu sefer ben kırmamışım onları
sahi ben niye üsküdardayım diyorum
bir bay yanında yanım ayırtılmış
önümdeki 6 saati biliyorum
takım elbise giyen herkes emekli olsun istiyorum anne
kravatlarından tutup fırlatmak yamyamları
kazanlara ve polis karakollarına
şiddetin beşiği ortamlara
iki şerit ortasındayım ve çay mı kahve mi diye soruyor zebani
kadınların dertleri henüz bitmemiş
katlanamıyorum diyorum
itaat tabiata aykırı bir belki de çok kere
ben nerede yalpalıyor veyahut da yanılıyorum
hangi hudutta canımı bavullara tıkabasa doldurup
teslim etmeyi bekliyorum
16 Nisan 2014 Çarşamba
7 Nisan 2014 Pazartesi
Hikayesidir Adem'in
Adem ahkamı ile yaratılmıştır
Bundandır tersten ya da düzden
Veyahut gaipten
Tuhaf görünür
Urgan elinde değil
Boynundayken
Adem adımını kaderinden sakınmaz
Yekpare görünse de vücudu
Müfreze dolanıp dururken içerinde
Aynı kalmaz
Sendeler Adem'in de ruhu
Telaşa mahal verip hatırlamaz
Babadan miras kalmayan çocukluğunu
Adem görülmüştür bu civarda
Rivayete göre bir eksik kaburgasıyla
Pek çok adımında fazlaca mesafe almakta
Bilmez hiçbir dağın adını
Aştığı ya da henüz aşamadığı
Ne hikmetse Adem
-hikmet dahi yeni bir kelime-
Yürüdükçe görmekte ardını
Keşfetmekte dağların aksine
Bastığı yuvarlağın lisanını
Adem'in yaşı kırkı geçkin
Ve Adem hesap kitap meselesinde işin
Lakin tanrının onu
Bir sorgu odasında beklemediği kesin
Hal böyle iken Adem
Boynundaki urgana bakıp
Bulmuştur kendine en fani kurtuluşu
Fakat hala bilmez
Yediği tek meyvenin
Ona neden yasak oluşunu
4 Nisan 2014 Cuma
gemileri yaktığın zaman
limanları uç uca birleştirip
öyle uzanırsın karaya
elbet tarık buna gücenir
tarih umursamaz takdire şayanlığı
zor işler seni bulmaz
gönüllü olan sensindir
düğümlere ilmek olmaya
velhasıl atlatıp büyük su kütlesini
ana karaymış ya da küçük bir ada parçasıymış
umursamaksızın
dikili gördüğün bir ağaç veyahut da
bir elektrik direği
ne bileyim belki de
dünya ticaret merkezinin temeli
çürüme baştan ve sona kadar
dışarıda da içeride de aldırışsız mihrak
biz nuh'un gemisinden sarhoş olup düşerken
ilahi adalet tecelli etti sandılar:yanıldılar
karaya vurmak için
ayakların kerametinden çok
arşimedin buldum diye haykırdığına ihtiyaç var
nitekim su yutup, onları da bir güzel kusarken
ayıldığını ancak
güneş tepeden seni dikizleyip de
hissetmediğin yerlerini bile yaktığında anlarsın
ve başlarsın ihtiyaçtan da olsa yürümeye
büyüklüğünü bilmesen de ayak bastığının
metrekare hesaplamaları, parseller falan işte
aklına bin türlüsü gelir
bi' yerden atılır temel
kazılır toprak, yakılır ateş, dikilir betonarme
nuh'un gemisi de su almıştı aslında
rivayete aldanır, gülüp geçersin de
medeniyetin en baştan su alan
temellerini attığını nereden bilebilirsin
anlatılanın senin hikayen olduğunu da
bilemeyeceğin gibi
kaldığın yeri hatırlamak için
bir obruk büyüklüğünde ibret gerek sana
yuvarlanıp içine, geri dönmeye çalıştıkça
kuyudaki yusufu hatırla
ve anla insan olmanın acısını
hatıranı yokla, nefesini al, gömleğini arala
çık işin içinden
iş dediysem de arada bir işte aks olarak gördüğün
gördükçe de tufanı hatırlatan sana
kara eylülü hatırlatacak olan aynı zamanda
temelini attığın binaya bir kuş süzülüp çarptığında
saçıldığında etrafa değerli kağıt
hisse senedi, bulamaç ve tomarla para
ses çıkarma
ve kurşunun sana isabet etmesini sağla
limanları uç uca birleştirip
öyle uzanırsın karaya
elbet tarık buna gücenir
tarih umursamaz takdire şayanlığı
zor işler seni bulmaz
gönüllü olan sensindir
düğümlere ilmek olmaya
velhasıl atlatıp büyük su kütlesini
ana karaymış ya da küçük bir ada parçasıymış
umursamaksızın
dikili gördüğün bir ağaç veyahut da
bir elektrik direği
ne bileyim belki de
dünya ticaret merkezinin temeli
çürüme baştan ve sona kadar
dışarıda da içeride de aldırışsız mihrak
biz nuh'un gemisinden sarhoş olup düşerken
ilahi adalet tecelli etti sandılar:yanıldılar
karaya vurmak için
ayakların kerametinden çok
arşimedin buldum diye haykırdığına ihtiyaç var
nitekim su yutup, onları da bir güzel kusarken
ayıldığını ancak
güneş tepeden seni dikizleyip de
hissetmediğin yerlerini bile yaktığında anlarsın
ve başlarsın ihtiyaçtan da olsa yürümeye
büyüklüğünü bilmesen de ayak bastığının
metrekare hesaplamaları, parseller falan işte
aklına bin türlüsü gelir
bi' yerden atılır temel
kazılır toprak, yakılır ateş, dikilir betonarme
nuh'un gemisi de su almıştı aslında
rivayete aldanır, gülüp geçersin de
medeniyetin en baştan su alan
temellerini attığını nereden bilebilirsin
anlatılanın senin hikayen olduğunu da
bilemeyeceğin gibi
kaldığın yeri hatırlamak için
bir obruk büyüklüğünde ibret gerek sana
yuvarlanıp içine, geri dönmeye çalıştıkça
kuyudaki yusufu hatırla
ve anla insan olmanın acısını
hatıranı yokla, nefesini al, gömleğini arala
çık işin içinden
iş dediysem de arada bir işte aks olarak gördüğün
gördükçe de tufanı hatırlatan sana
kara eylülü hatırlatacak olan aynı zamanda
temelini attığın binaya bir kuş süzülüp çarptığında
saçıldığında etrafa değerli kağıt
hisse senedi, bulamaç ve tomarla para
ses çıkarma
ve kurşunun sana isabet etmesini sağla
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)